26 Şubat 2015 Perşembe

EMANET

BU HİKAYE GERÇEKTEN YAŞANMIŞ OLAYLAR ÜZERİNE KURGULANMIŞTIR.İsimler, mekanlar ve yaşlar ve diğer tüm bilgiler tarafımdan uydurulmuştur.

*********************************************************************************

Hasan 2,5 yaşındaydı. Güleç gürbüz bir erkek çocuğu. Derya'nın ilk çocuğu. İlk göz ağrısı. Nasıl büyüttü onu, herkes bilir.  Doktordu Derya. Oğlu doğunca bırakmak zorunda kaldı. Ya oğlu kendisinden uzak büyüyecekti ya da işinde yükselecekti. Kıyamadı bebeğine. Kıç kadar doğum izninin bitiminde işe geri dönmedi istifa etti.

Hasan o kadar güzel bir çocuktu ki bazen öpmeye kıyamazdı.

Oturdukları apartmana 1 sene önce taşınmışlardı. Yanda bir komşusu vardı; Gülizar Hanım, kendisinden yaşça büyük, biraz dertli ama kafa kadın. Bunaldığında bir kahve için kapısını çalınca hep güler yüzle karşılardı. İki de oğlu var; biri 14 yaşında biri 6.  Yalnız çocuklar biraz sıkıntılı. İkisi de agresif çocuklar. Hasan ilk başta onlarla oynamaktan keyif almasına rağmen artık oraya gitmek istemiyordu. Çok da önemli değildi zaten fazla samimi olmamışlardı...

Derya çok takılmadı bu duruma. Kavgacı çocuklar işte Hasan belli ki artık gerginliklerinden hoşlanmıyordu.

Aslında Derya Hasan'ı Gülizar Hanımlara bırakmazdı ama o gün mecbur kaldı. Çünkü Hasan artık kreş çağına geldi, kreşe gidecekti; kendisi de iş bakıyordu. Hatta yakın bir semtteki  poliklinikle görüşmüş ve  randevu almıştı.  En fazla bir buçuk saate geri dönecekti. Bu nedenle sıkıntı olabileceğini düşünmedi.

"Tamam canım lafı mı olur" dedi Gülizar. Biraz da tedirgin Hasan'a baktı. Sanki rahatsız olmuş gibiydi ama "Gel oğlum" dedi. Hasan'ı tuttu elinden. Hasan ise ürkekçe annesine baktı, sanki dudağını büzdü gibi geldi Derya'ya ama Gülizar hoşçakal demiş kapıyı kapamıştı bile.

Derya asansöre bindi.

Sıfıra bastı.

Aynada kendine baktı, kaşlarını düzeltti göz kalemi biraz akmış onu sildi. Hasan dudağını mı büzdü dedi kendi kendine. Göz göze geldi kendisiyle. Bi garipti sanki. Yok ya dedi hadi yürü o da sen de alışmalısınız ayrı kalmaya artık.

Apartmandan çıktı. Bir sürü şey geçiyordu kafasından, "Bu poliklinik iyi" dedi, "hem benim tecrübelerim de yeterli burası için, maaşta da anlaşırsak olur", dedi kendisine. Tecrübe demişken "CV yi de güzel hazırladım" dedi, elini çantasına attı CV'sini aradı.. Güzel bir dosyaya koymuştu, dosya nerede, "Tüh Allah Kahretsin evde unuttum". Koştu geriye. Koşarak hemen apartmana geri girdi. Asansörü çağırdı. 5nci kata çıktı. Asansörden çıkınca hemen karşıdaki daire Gülizar Hanımın ki. Kapı aralık, eşiğe ayakkabı sıkıştırmış. "Allah allah" dedi; kapıyı itti, "bari  Hasan'ı  bi kere daha öpeyim."

***

Giriş kapısı uzun bir koridora açılıyordu. Koridorun ilk sağında mutfak var ki Gülizar Hanımın genellikle bulunduğu yerdi. Mutfak boştu. İkinci sağda salon. Salon da boştu.

Çok tedirgin oldu. "Allah allah Gülizar Ablaaaa Hasaaaan" diye seslendi. Soluklanmadan bir kere daha "Hasaaaan " dedi. Kalbi öyle atmaya başladı ki. Koridor sağa kıvrılıyor ve ilk solda Gülizar'ın büyük oğlu Cihan'ın  odası var. İçi sıkıldı. Kapının kolunu eğdi. Kapıyı açtı.


*********************************************************************************

Bayılacak gibi oldu. Belki de bir an için kalbi durdu. 

Cihan apar topar kemerini bağlamaya çalışıyordu. Cihan'ın kardeşi Hakan yatağın üzerinde oturuyor, boş boş bir sağa bir sola bakıyordu. Hasan ise belinden aşağısı çıplak şekilde yerde oturuyordu. Suratı korku dolu. Korkusu ne olduğunu anlamadığındandı. Annesini görünce yüzü aydınlandı. Herhalde annesi kendisi korktuğu için geldi sandı. Kahraman annesi, onu nasıl da kurtardı!!!

Derya öyle bir haykırdı ki sanki gırtlağını yırttı. .Bağırdıkça yırtılıyordu. Koşarak Hasan'ı kucakladı. Kilodunu ve pantolonunu aradı, yatağın kenarında. Damarları zonkluyor, elleri titriyordu. Gözlerinden yaşlar akıyordu durmaksızın.

Evin kapısı kapandı. Çığlıkları duyan Gülizar Hanım koşarak geldi. Deryayı ve Hasanı o halde görünce ağlamaya başladı. Cihan'a vurmaya başladı. Sonra birden durdu, mutfağa koştu. Elinde oklava koşarak Cihana saldırdı. Öyle bir hırsla dövmeye başladı ki artık Hasan da Gülizar'ın küçük oğlan da ağlamaya başlamıştı. Ağlamalar Gülizar'ın ağlamasına ve iniltilerine karıştı " Allah senin belanı versin, yettin artık, yettin yettin ! Artık haddini aştın her şey dökülsün ortaya, çürü hapislerde ben de kurtulayım şu yavrum da kurtulsun" Konuştukça daha hırslanıyor hırslandıkça vuruyor, siniri geçmiyordu.

********************************************************************************

Derya ise kucağında Hasan çoktan eve geçmişti. Kocasını aradı. Hıçkırıklarla anlattı gördüklerini. "Bekle" dedi kocası "geliyorum"

Derya Hasan'ı banyoya soktu, Hasan'ı daha fazla korkutmamak için ağlamayı kesmişti. Yıkama bahanesiyle vücudunu kontrol etmek istedi, Eline sevdiği oyuncaklarını vermişti, sırtını bacaklarını her yerini en önemlisi de makatını Hasan'ı tedirgin etmeden inceledi. Allah'tan doktordu ve tecavüzün fiziksel belirtilerini anlayabilecek durumdaydı, bir de kafasını toplayabilse.

Hasan vakitsizce banyoya sokulmasına şaşırmış olsa da suyu sevdiğinden itiraz etmedi elinde banyo oyuncaklarıyla oyalanıyor arada şaşkınca annesine bakıp bir şeyler söylemeye çabalıyordu.

Derya makatta hafif kızarıklıktan başka bir şey göremedi. Biraz içi rahatladı ama kesin olarak bilemezdi... 

15 dakika sonra apartmana polisler girdi. Deryaların kapısı çalındı. 

Derya çocuğun yanında konuşmak istemedi, polisler Cihan'ı alıp götürdüler.

*********************************************************************************

Derya ve eşi avukatın ofisinden içeri girdiler. Çaresiz, üzgün bir vaziyette.Durumu özetledi Derya. "Mahvolduk" dedi, "Mahvettiler bizi" tekrar ağlamaya başladı.
Avukat yerinden kalktı ve Derya'nın yanına bir sandalye çekti, "Derya Hanım merak etmeyin, mahvolmadınız; gizlilik talep ederiz, kimse bir şey öğrenmez, olayların detayını Cihanla konuşunca öğreneceğim, içiniz rahat olsun"

O gün avukat olayın küçük bir taciz meselesi olmadığını anlamıştı.

*********************************************************************************

Avukat ıslahevine gitti, Cihan'ı görmeye. Kafasında canlandırdığı gibi pislik bir görüntüsü yoktu. Ürkmüş, korkmuş sararmıştı rengi. "Belki de tipi hep böyledir banane," diye geçirdi içinden,tepkili.

-Cihan , ne ile suçlandığını biliyor musun?
Cİhan gözlerini kaçırarak Evet dedi.
- E, anlatacak mısın, daha önce de tecavüz ettin mi Hasan'a?
Gözleri büyüdü Cİhan'ın:
-Hayır yemin ederim; zaten o gün de etmedim. Annesi geldi.
-Gelseydi edecektin yani!!
Cihan kafasını eğdi. İki elinin arasına aldı başını, "Ağlıyor mu bu ne yapıyor" diye içinden geçirdi avukat "Hay zıkkım utanmadan ağlıyor bir de, bırak ya"
-Cihan, anlatmaya başlasan iyi edersin, bak burada hayatın söz konusu oğlum, hata da ettiysen, ne  yaptıysan anlat ki biz de bilelim ona göre davranalım. Bak Hasan'ın annesi babası mahvoldular, dünyalarını kararttın insanların. Hadi anlat artık saklamanın faydası yok.
Cİhan ağlayarak:
- Yapmadım vallahi yapmadım. Yapacaktım annesi geldi. Bilerek yapmadım, ben,ben isteyerek yapmıyorum bu işleri, engel olamıyorum kendime.
- Nasıl yani neden?
-Ben, ben de yapmak istemiyorum işte içimden öyle geliyor, hıncımı almak istiyorum sadece.
-Kimin hıncını?
-Neyse ne ! Ne önemi var ki, var mı benim duygularımın bir önemi, git burdan niye geldin ki?!!!

Avukat iyice şaşırdı. Altından bir şeyler çıkacak anladı. Cihan'ı sıkıştırdıkça ortaya çıktı ki Cihan senelerce babasının tecavüzüne uğramış.

Avukat şaşkın  ıslahevinden çıktı.

*********************************************************************************
Avukat derhal Gülizar Hanımı arayarak görüşmek istediğini söyledi.

Buluşunca Cihan'la görüşmesini üslubunca anlattı. Gülizar Hanım ağlamaya başlamıştı. Avukat öğrendiklerinin şokuyla ağladığını sanan Gülizar'ın " ah avukat hanım ah bi bilsen" sözüyle kaşlarını kaldırdı. Dahası da mı vardı?

Gülizar Hanım anlatmaya başladı: 

"Bu Cihan'ı çok dövdüm, sövdüm, akıl verdim engel olamadım. Doktora götürmeye korktum. Adımız çıkar hapse girer diye ,mahallede kimsenin yüzüne bakamayız diye, bana sen ne biçim kadınsın derler diye, anlatamadım Avukat Hanım, ah bi bilsen"

"Bu Cihan benim çocuğum mu inanamıyorum. Geberse gitse diye dua etmişliğim çok olmuştur ama sonra pişman olur ağlardım hep, af dilerdim Allah'tan. Ah kuzumun da kanına girdi. O çocuğuma da tecavüz etmiş, ediyormuş da sürekli . Öğrendiğim de  bunu dövdüm bayıldı kaldı öldü herhalde dedim." Sustu, avukata baktı; Avukat bir şey diyemedi.

"Sonra artık dayak da fayda etmemeye başladı, bana musallat olmaya başladı. Anne diyor nolur bir kere yapalım ben dayanamıyorum, Yarabbim bu sapıklığı nereden öğrendi bu çocuk ne yaptılar buna, odasını çekmecesini sürekli kontrol ediyorum uyuşturucu mu kullanıyor diye. Kontrol altında tutmak için, aman kimse anlamasın duymasın diye çok çabaladım. Derya'nın Hasan'ı bıraktığı gün sadece bi bardak şeker almaya alt komşuya indim. Kurabiye yapayım da dikkatleri dağılsın çocukların. Hasan'la benim küçüğü mutfak da yanımda tutuyordum. O şerefsizi de uyardım efendi dur odandan çıkma diye. Bekliyorum ki bir iki sene daha geçsin evden defolsun gitsin. Bunun babası çekip gideli 3 sene oldu. Neyse, o arada alıvermiş ikisini de odaya. Derya da zamanında gelmiş tam. Allah'ım en azından o çocuğu tam zamanında elinden aldı, hem de bizden uzaklaştı bu. Ben tahmin ediyordum ama konduramamıştım babasına, uyuşturucu bağımlısının tekiydi zaten. Ah ben ne yapayım hangisine üzüleyim Allah canımı alsa da kurtulsam"

Avukat donmuştu. Kendini toparladı ve sordu

-"Sİze mi musallat oluyordu?"
-"Evet, yalvarıyor bana bir kere yapalım diye, kaç gece bi baktım yanıma girivermiş yatağa. Döve döve bir hal oldum artık bela okumaktan ben bıktım, bir ara unutuyor sanki bir ara tekrar azıp kuduruyor anlamadım ki..."

Anladım dedi Avukat. Gülizar Hanım, bu işi böyle olmayacak yürüyün Savcılığa gidiyoruz.

*********************************************************************************

Olayın olduğu gün yapılan doktor muayenesinde Hasan'ın tecavüze uğramadığı kesinleşti. Hasan ve ailesi uzun süre psikolojik destek aldı.

Avukat Gülizarı da Cihan hakkında şikayetçi olmaya ve küçük oğluyla beraber psikolojik destek almaya razı etti.

Cihan 7 sene ceza aldı. Kendi yaşı da küçük olduğu için cezasında indirim yapıldı. 

Avukat ise bu davadan sonra kimseye aynı gözle bakamadı.

1 yorum:

  1. Okurken ve buna benzer olayları dinlerken meslektaşınız olmama rağmen her defasında beynim yerinden fırlıyor.. Çocukları çocuklarımızı yoldan çıkaran bizleriz yani ebeveynler. Hiçbir çocuk bu şekilde doğmuyor. Ben 1,5 sene serbest avukatlık yaptım en son bu tarz bir dosyada cmk tarafından mağdur vekili olarak atanmıştım ve ogün ben bu işi yapamıyacağım dedim. Ondan sonra kurum avukatlığına geçtim. Bazen çocuk ağır cezada kendi dosyalarımın sırasını beklerken öyle trajediler dinliyorumki Yarabbi bazı insanlar nasıl can verecek diye düşünüyorum:(((

    YanıtlaSil