17 Şubat 2015 Salı

KANTAR

Günlerdir hepiniz bebeğinize çocuğunuza yetişkin evlatlarınıza bakıp bakıp duruyorsunuz değil mi, içiniz titriyor. Ya bizim başımıza gelseydi, ne malum gelmeyeceği diyorsunuz. Anne ya da baba farketmez; artık çocuğunuzu apartmanın önünde servis beklemesi için yalnız bırakamıyorsunuz... 

Bugün arkadaşım aradı ve geçen hafta Kozyatağı Carrefour'da gerçekleşmiş bir olayı anlattı. 12 yaşındaki bir erkek çocuğu tuvalete giriyor, annesi de erkekler tuvaletinin önünde bekliyor. Çocuk içeriden çıkmayınca kadın oradaki erkeklerden birine rica ediyor oğluna bakması için. Bütün kabinlere bakılıyor ve çocuk kabinlerden birinin içerisinde kanlar içerisinde tecavüz edilmiş olarak bulunuyor. (Edit: Bu olayın doğruluğunu bilmiyorum ama farkeder mi benzer yüzlercesi var)

Kadın kapının önünde oğlunu bekliyor, herhangi bir yere bırakmış değil... 2 metre ötesinde gerçekleşiyor olay; bayıltmışlar yavrusunu... Bizim burnumuzun dibinde AVM deki binlerce insanın içinde.... 

Allah aşkınıza mevzu açıklık kapalılık dindarlık dinsizlik değil görmüyor musunuz?! 

Bu ülkede tecavüz ve tacize uğrayan erkek ve kız çocuklarının, kadınların sayısı milyonu geçer... Üstelik en yakınları tarafından; babaları, ağabeyleri, komşuları, kuzenleri, yeğenleri vs. vs. Hatırlayın yaşlı bir teyzeyi gasp edip tecavüz etmediler mi?

Konuyu şuraya getireceğim. Lütfen idam/işkence diye gaza gelmeyin. "Gaza gelmek" tabirini kullanıyorum çünkü benim de çok sık düştüğüm bir hata bu. Dönelim öz eleştiri yapalım. İşkence, insan haklarına aykırı  muamele ve ölüm cezası bu işin çaresi değil. Biliyorum ki hepimizin yüreğine su serpecek bu yöntem peki ya sonra? Bitecek ve engel olacak mı sanıyorsunuz? O zaman neden Suudi Arabistan'da  kadınları kaçırıyorlar, neden İran'da yan villadaki toplantıyı basıp kadınlara tecavüz ediyorlar?(İran'a gittiğimde gözlemlediklerimi yazacağım bir yazımda)

Cezanın rehabilitasyon  amacıyla olması daha yapıcı bir çözümdür. Yani intikam ve öç duyguları ile hareket etmek, kısasa kısas kuralını uygulamak anlık bir gönül ferahlığı vermekten öteye gitmeyecektir. Bunun en güzel örneği İran'da oğlunu öldüren katili darağacından alan,, oğlu öldükten sonra başkasının oğlunu öldürseler ne çare edeceğini bu yüzden "Ben affediyorum Rabb'im affetsin" diyen Samire Anadır. 

Ayrıca unutmayın ki ihkak-ı hak yani kişiler eliyle zorla hakkını arama çabası kanunen yasak ve de çok tehlikelidir. Arkadaşlar, hukuk kanun nizam bunun için vardır. Bir gün öyle bir noktaya geliriz ki herkes kendince haklı olduğu konuda hak arama çabasına girer ise ortalığı kan götürür. 

Neden mi? Niye, herkes sizinle bir düşünüyor mu sanıyorsunuz, ne kadar manyak, anlayışsız, algısı farklı insan var görmüyor musunuz? Ya bir gün o kimseler onlara haksızlık ettiğinizi düşünerek size kendi yöntemiyle ceza uygulamaya kalkarsa? Unutmayın AYARIYLA OYNADIĞINIZ KANTAR GÜN GELİR SİZİ TARTAR!

Okumadan, bilinçlenmeden, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak toplumca düsturumuzdur. Ama artık buna bir dur demek gerekli. Şeriatı ve hukuk devletini, bu ikisinin gerekliliklerini tartışırken bile görüyorum ki bilgisiz aymaz insanlar ortalıkta atıp tutuyorlar.

Ben  inanan ve inanmayan herkese öncelikle  Kur'an-ı Kerim'in Türkçe Mealini (mümkünse iyi bir çeviri olsun), devamında Kur'an-ı Kerimin vahyolunduğu dönemi anlatan sosyoloji ve tarih kitaplarını (bir örnek vermem gerekirse William L. Cleveland'ın yazdığı Modern Ortadoğu Tarihini öneririm); Hukuk Felsefesi Eleştirisi ( Hegel)- Çağdaş Hukukçular Derneği'nin küçük bir kitapta topladığı Engels-Marx Devlet ve Hukuk Üzerine (Bu derneğin ya da başka bir derneğin üyesi değilim; denk gelmiştim iyiki de almışım pratik bir kitap olmuş)-Platon Devlet ve Sokratesin Savunması'nı okumasını, bunları okuyarak biraz görüş açısını ve söylemlerini zenginleştirmesini  naçizane tavsiye ediyorum. Ayrıca biraz empati ve hoşgörü üzerine okumak da faydalı olabilir.

Sevgilerimle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder