11 Haziran 2015 Perşembe

BİR OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİNDEN MESAJ VAR

Takipçim Serpil Uzun okul öncesi öğretmeni. Bir gün yaptığım ana okullarının yarım güne çekilmesi ve çocuk kulüpleri altında geri uzatılması adı altındaki sistemi eleştirmem üzerine bana mesaj attı. Okul öncesi öğretmenleri olarak çok mutsuz olduklarını, bakıcı muamelesi gördüklerini, onlarca çocukla bütün gün tuvalete bile gidemeden ve zorluk yaşadıklarından bahsetti.

Mesela bazı kolejler sınıfa 2 ya da 3 öğretmen koyuyor diye duymuştum. Bu ana sınıflarında yasal zorunluluk olmalı. Hem çocuklarımızın hem de öğretmenlerimizin akıl sağlığı ve vücut bütünlüğü açısından :) Bİzler evde bir taneyi zor zapt ederken bir okul önceciden sınıf mevcudiyeti kadar çocuğa sahip çıkmasını bekliyoruz.

Ben de bir yazı yazmasını rica ettim. Oğlum daha küçük olduğu için ben daha o aşamaya gelemedim. Ama gelmeden öğretmenlerin bu konuda üzüldüğünü görmem iyi oldu. Şimdi onların okul öncesi eğitimine nasıl baktıklarını sanki daha iyi anlıyorum. Bu insanlar bir idealle okuyorlar okullarını. Çocuklarımızı eğitmek için yaşken eğmek için. Biz ise farkında olmadan onlara bakıcı muamelesi yapıyormuşuz. Halbu ki onlar diyor ki, "biz onları oyalamaya,vakit geçirmeye, günü kurtarmaya çalışmıyoruz, biz onlara bir şeyler öğretmek istiyoruz" .

Böylece karşılığında anneler ne bekliyor bu konudaki fikirleri de öğrenmiş oluruz. Serpil Öğretmenin yazısını olduğu gibi kopyalayıp yapıştırıyorum:

"Eğitimin temeli olduğu için çok isteyerek okuduğum bu bölümu ilk kazandığım yıldan itibaren bana bakıcılik yapacaksın diyen insanlarla savaşarak bitirdim.. Atandım üç beş çocuk olsa yeter vakit gecirirsiniz diyen ilçe milli eğitimle disiserek ve yaptığım işlerle bu itibarsizliga bir son vermeye çalıştım. Ama öyle bir durum ki nasıl neresinden başlayayım bilemedim. Öğretmen arkadaşlarınız bile sizin öğretmen olduğunuza inanmıyor mesela bunu düşünün hangi mesleği yapıyorsanız yapın ne kadar incitici.. halbuki sen onca zaman emek vermişsin. Bir de velilerin gozunden bakalım olaya. Okul öncesi eğitim sadece cocuk ve öğretmenle ilerleme kaydebileceginiz bir eğitim değildir. Velinin de çocuğuna emek vermesi gerekir. Gün içinde öğrettiğin kavramalara yönelik çocuğa ödev verirsin. Sonuçta 36-72 aylık çocuklar yönlendirme olmadan asla o odevdeki yonergelere uygun davranamazlar. Fakat velinin her zaman bir bahanesi vardir ödevi yapmamak için. Sorarsin neden yapmadınız diye,bu seferlik olmadı hocam der gecistirir seni. Ne var ki hocam sanki sınava mi girecekler diye kendini savunan bile olur. Aslında bizim istediğimiz sadece o ödevi yapıp o kavramı öğrenmesi değildir. Verilen bir sorumluluğu yerine getirme becerisini gelistirmektir. Asla amacımız bilim adamı yetiştirmek değil,sağlam bir kişilik oluşturmaktir. (Kişilik gelişimi ile ilgili verileri okursanız beni daha iyi anlayacaginizi umuyorum). Ve bunun gibi bir çok şey yaşarsın. Aslında bir kaç tane başıma gelen olaydan bahsetmek istiyorum. Bir öğrencim ayağını catlatmisti,iki gün sonra annesi kucağında çocuğu sınıfa bıraktı ve gitmeye yeltendi ben de durdurdum ve gayet gülen bir surat ifadesiyle kendisine çocuğun sorumluluğunu iyilesene kadar alamayacağımi söyledim. (Okul öncesi ogretmeniyseniz asla somurtamazsiniz,her zaman gülen bir yüzünüz olmalı) Ve neden getirdiğini sordum,anne ise bana bugün günüm var tarzı bir şey söyledi. Ben de bakici olmadigimi,sınıfta onun dışında bir sürü çocuk olduğunu ve ona zarar verebileceklerini açıkladım. Sonrasında tekrar çocuğunu bu sefer sırtına alıp evinin yolunu tuttu. Bu bizlere reva midir sorarım? Bu velim ilkokul mezunu bir kadın.. çok göremiyorsunuz böyle insanlara.. sırt ceviremiyor,kalp kiramiyorsun.
Bir de şunu dinleyin. Bu egitim-ogretim yılının başında yeni bir okula tayin oldum. O kadar çok sevinmiştim ki biraz daha medeniyet göreceğim diye. Sonra okuldan bir öğretmen arkadaşımız bana çocuğumu idare eder misin diye bir soru sordu. Hocam kaydettirin neden ettirmiyorsunuz diye de sordum. Kendisi de anasinifi için yaşı tutmuyor dedi. Çocuk daha 36 aylık ve anasiniflarina 48-72 aylık çocuklar kaydedilebiliyor. Hocam çocuğunuz yaşı küçük diğer çocukların yanında ezilir yazıktır dediysem de ısrarla,ya oyalansa yeter,ben zaten dersim bitince alacağım diye söyluyor. Ben de kayıt olmayan öğrenciyi sınıfa alamayacağımi söyledim. Ve peşinden yine ısrar ısrar ısrar... İdarenin adını kullanarak alttan tehdit etti ve bana bakıcı muamelesi yapmaması konusunda uyardım kendisini. Düşünün bu kadın öğretmen.. Bu muameleyi hakedecek ne yapmış olabiliriz.
Şimdi geçen yaz döneminde yenilenen tam gün eğitim uygulamasinin kaldırılmasına okul öncesi eğitimde ders saati 50 dk. dir. Araliksizdir. Yani mesaini ona göre hesaplanir. Tam gün uygulamasında yapılan öğretmenleri ayakta uyuttuklari bir çok nokta vardı. 8-5 çalışan bir sürü öğretmen vardır eminim. Bu çok büyük bir yanlıştı. Şimdi bu uygulama kaldırıldı ve tabi ki çalışan annelere çok büyük bir darbe vuruldu. Tabi ki çocuk kulübü uygulamasinda çok büyük eksiklikler ve yine okul öncesi ogretmenliginin itibarsizlastigi bir durum söz konusu.. sabahtan öğlene kadar hiç teneffüsunuz yok. Öğlen arası yapıyorsunuz ve sonra yine akşama kadar çalışıyorsunuz. Asla yalnız birakamayacaginiz bir grup insan düşünün ve sürekli onları izlediginizi ve anlatmak istediğiniz seyi tek tek anlattiginizi ve bunu defalarca yaptığınızı düşünün. Bir rengi bile öğretirken  gün boyu sarki söylediğinizi kitap okuduğunuzu,ve oyun oynadığınızı düşünün.. Gün boyu.. ve karşılığında bu anlattığım tavırla karsilastiginizi düşünün. 
Aslında tek istediğimiz gün boyu bulduğumuz gibi bizlere gulmeleri,çocuklarını bir yük olarak görmemeleri,onların sevgilerini eksik etmemeleri,sorumluluk sahibi,bilinçli bireyler yetistirmemiz için bizimle birlik olmaları... Bence çok şey istemiyoruz.. 
Umarım bir gün her şey degisir. Tabi ki bu da bizim dik durusumuz ve mesleğimizi sevip sahip cikmamazla olacak... "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder